18 Ekim 2012 Perşembe

Başlangıç...

15 Ekim.. 30 senedir "Babamın doğum günü" yada "Doğum günüme 2 gün kaldı la ehehe" diye hatırldığım bu tarih, 2012 yılından itibaren "Almanya'ya geldiğim tarih" olarak kayıtlara geçecek..

Türk Hava Yolları'nın TKbilmemkaç sefer sayılı uçağı, saat 15:10'da İstanbul Atatürk Havaalanı'ndan kalkacaktı.. Fakat ne oldu, nasıl olduysa bir yolcu "yanlışlıkla" uçağa binmiş ve uçak kalkmadan farkedilerek indirilmiş.. Olaylar olaylar... El bagajlarının kontrolü falan derken 15:30'da havalandık.
Almanya saati ile (Türkiye saati - 1 saat = Almanya saati) 17:30'da ..Düseldorf'a indik.

 Düseldorf'a inişim (temsili)

Pasaport kontrolündeki Alman polis, üzerimdeki paraları saydı.. Önce haraç istiyor sandım ama öyle değilmiş. Üzerimdeki Nakit miktarı, Almanya'ya geliş amacım hakkında fikir veriyormuş. Enteresan bir durum olduğunu düşünmekle yetindim ve fazla üstünde durmadım.

Bagajlarımı aldım fakat İstanbul'da "çok önemli, bi o kadar değerli" diyerek kırılacak bagaj bölümüne verdiği gitarım, Almanya'daki bagajların arasında yoktu. bi 10 dakikalık aramanın ardından önce Leyla adında bir Türk görevli, onun sayesinde de gitarımı buldum. O çok değer verdiğim gitarımı yerde rastgele atılmış olarak bulmamı da önemsemedim pek. Bulduğuma şükrederek çıkış kapısına yöneldim.

Çıkış kapısının karşısında tam Özge'yi gördüğüm anda iki polis kesti yolumu. Bagajlarımı kontrol etmek istediler. İki valizi açıp baktılar, Rüzgar'a getirdiğim ve karnını sıkınca anırmaya başlayan eşek oyuncağıyla 2 dakika kadar oynadılar ve beni saldılar.

Nihayet Havaalanından çıktım ve önce tren-teleferik karışımı bir araçla ardından tren ve metroyla  yaklaşık 1,5 saat yolculuk yaptıktan sonra eve vardım.

oh be idi...

1 yorum: